ARABULUCULUK HİZMETLERİ
Taraflar arasında arabuluculuğa elverişli her türlü uyuşmazlığı, ihtiyari arabuluculuk sürecinde Daire Başkanlığı tarafından belirlenen tarafsız ve bağımsız etik kurallar çerçevesinde ve gizlilik esası ile çözüme kavuşturmaktadırlar.
BOŞANMA VE AİLE HUKUKU
Aile Hukuku nişanlanma, evlenme, boşanma, anlaşmalı boşanma, boşanmadan kaynaklı tazminat davaları, velayet, mal paylaşımı, aile konutu şerhi, babalık davası, nafaka ve türleri gibi konuları kapsamaktadır.
İŞ HUKUKU
4857 Sayılı İş Kanunu ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu çerçevesinde işçi- işveren arasındaki uyuşmazlıklarının giderilmesi günümüz sosyal ve ekonomik dünyasında oldukça önemli bir yerdedir.
ENERJİ HUKUKU
Enerji Hukuku enerji kaynaklarının tespiti, üretimi ve dağıtımı konularının yanı sıra enerji sektörünün çalışmalarını düzenleyen hem idare hem de borçlar ve ticaret hukukuyla yakın ilişkili bir hukuk dalıdır.
GAYRİMENKUL VE İNŞAAT HUKUKU
Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku hukuk sistemimizin en yaygın ve karmaşık alanlardan biridir. Özellikle bu alandaki davaların ve işin takip edilmesinde tecrübe, teknik bilgi ve özel uzmanlık gerekmektedir.
MİRAS HUKUKU
Miras Hukuku bir kişinin vefatı veya gaipliği (kaybolma hali) halinde bu kişinin mallarının ve borçlarının kimlere ne oranda ve nasıl intikal edeceğini düzenlemektedir. Miras Hukuku Türk Medeni Kanunumuzda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
İCRA VE İFLAS HUKUKU
Özel hukuk ilişkilerinden doğan para ve teminat alacaklarının borçlu tarafından ödenmemesi durumunda, alacaklının talebi ile kanunda belirlenmiş sınırlar çerçevesinde, devlet otoritesi ile nasıl karşılanacağı İcra Ve İflas Hukukunun konusunu oluşturur.
ŞİRKETLER HUKUKU
Ticaret Şirketleri bir veya birden fazla kişinin, yazılı bir sözleşme ile emek, mal veya haklarını ortak bir unvan altında, iktisadi bir amaç uğrunda, kanundaki belirli tiplerden birine uygun olarak birleştirmeleriyle meydana gelen tüzel kişiliklerdir.
CEZA HUKUKU
Yargılamanın en önemli ilkelerinden birisi ise; “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bunun anlamı, yargılama sonucunda sanığın cezalandırılabilmesi için suçun sanık tarafından işlendiğine dair her türlü şüpheden arınmış, somut, kesin ve inandırıcı delillerin mevcudiyetinin gerekeceğidir.